.................

Konu: ................. Cuma Ocak 28, 2011 4:51 am

Chuck Bass.. Zihnimde onu artık bitirmiştim. O gece Butter da sinir
krizi geçirdiğim sırada yanımda bile olmamıştı. Çok güzel. Kaçmaya devam
et bakalım ama bir gün kesinlikle bu konuyu konuşacaktık. Aynaya
baktığımda aynada ki kızın yorgun bakışlarıyla karşılaştım. Savaşı
kaybetmenin verdiği hüzünle ülkesine geri dönen bir ülke gibiydi adeta.
Göz altları mosmordu. İki gün boyunca uyumamaktan olsa gerekti. Vücudu
yine aynı mükemmelliğiyle ışık ve zarafet saçıyordu. Kuzgun siyahı
saçları ise darmadağınıktı, lakin güzel kız, yine ışıldıyordu. Vişne
kırmızısı dudakları farklı bir ışıltıyla parlıyor adeta etrafındakileri
kendisine çağırıp gel beni öp diyorlardı.
Kızın üzerinde uzun bir t-shirt vardı ve siyah beyazdı. Bunun altına ise
yırtık bir çorap giymişti. Hani şu yeni çıkan yırtık çoraplar vardı ya,
onlardandı. Ayağında ise siyah bir convers vardı. Gülümseme yayıldı
genç kızın yüzüne. Sanki aylardır ilk kez gülümsüyor gibiydi. Aynadan
uzaklaşırken etrafıma bakındım. Tokamı arıyordum ve bulduğum da
telefonumda çalmaya başlamıştı. Telefonumu açtığımda tanıdık ses
kulağımda yankılandı.

''Tinsley! Hadi kalk gidiyoruz!'' Nate'in söylediklerini anlamam 10 saniyemi aldı.

''Ne diyorsun Nate ya?'' dedim telefonu omzumun arasına sıkıştırıp
saçımı örmeye başlarken. ''Hem çıkamam cezalıyım'' diye yalan uydurdum.
Bunun üzerine kısa bir an duraksadı. Yakışıklı prensin düşündüğü açıktı.
Ben ise ne söyleyeceğini merakla bekliyordum. Aslında gidebilirdim.
Güzel de olurdu. Ama keyfim yoktu işte.

''Sen gelmezsen ben gelirim'' dedi ve ben daha bir şey söyliyemeden
telefonu kapattı. Kızlar yurduna erkeklerin girmesi kesinlikle yasaktı.
Ve yakalanırsak kesinlikle onun kellesi değil benim kellem giderdi.
Lanet olsun!