Fotograf Çekme Vakti.

"Meraba. Ben Eliza."
"Callie." diye karşılık verdim. Düşünürmüş gibi "Çok tanıdık geliyorsun." dedim.

Easy'i kafamdan atabilmek için hobiye ihtiyacım vardı. Alışveriş yapmaktan başka. Bende bana en yakın şeye, yanı fotoğraf çekmeye yönelmiştim. Baya eğlenceliydi. Ve kesinlikle onu unutturuyordu. Easy'le ayrıldığımızdan beri çok zayıflamıştım. Bunu bilmem sık tartıldığımda değildi, bir ay önce aldığım beyaz askılı elbisemin askıları iki de bir düşmesindendi.

Kıza gülümsedim. Klüp üyelerine yaklaşarak "Hangi okul?" dedim. Onu tanımak istiyordum, çünkü klüpte gruplaşmalar vardı. Genelde grupların içinde olmama rağmen bu sefer dışlanmıştım. Ve gözlemlediğim kadarıyla o da.

''Constance Billard. Constance'ın yeni kraliçesiyim.'' Yüzümde adeta kraliçe vari bir gülümseme vardı. Kaşlarının hafifçe havaya kalktıklarını farkettim. Belki de onu GG'de görmüşümdür. Haberi yapılan kızlardan olabilirdi. Tam o sırada klübün bizden uzaklaştığını farkettim.
''Yetişsek iyi olacak.'' Birlikte klübün arkasından yürümeye başladık. Klübün önünde Oksa vardı. İki hafta önce yapılan şeçimde o çıkmıştı ve böyle hayırsever bir ortamda olduğu için mutlu olduğunu falan söylemişti.
Başkan yardımcısı ve diğer sorumlu kişileride o şeçecekti. Sergide ve açık arttırmada görevli kişileri... Şöyle bir düşününce açık arttırmayı benim yapabileceğimi farkettim. Oksa, ile iyi anlaşıyordum ve o görevi bana vermesini söyleyebilirdim. Paraların içinde yüzmek...Kafamı kaldırıp Callie'ye baktım. Düşüncelere dalmış gibiydi.
''Peki sen hangi okuldasın?''

"Waverly." dedim kısaca, çünkü o sırada suyun üstüne düşen görüntüye takılmıştım. "Biraz yana kayar mısın?" dedim. Ve kendimi suya yansıtmadan o görüntüyü çektim.

Spoiler:

Harika bir fotoğraftı. Çok mutlu olmuştum. Bana gülümsediğini fark edip bende ona gülümsedim. "Sen herhalde Tinsley'i tanıyorsundur?" dedim mutlu mutlu. Kafasını salladı. Elbisemin askılarını bir kez daha düzelttim. Diğer fotoğrafçılardan uzaklaşmıştık yine. Bu kez acele etmedik. Yavaş yavaş yürüyorduk.

Cental Park gçerketen Manhattan'da bulunan en güzel, en harika yerdi. Burası sanki bambaşka bir Dünya'ya açılıyordu. Evet, şuan içinizden eminim acımasız, sürtük Eliza'ya ne oldu diyorsunuz? O hala burada ancak şuan başka bir Eliza modundayım.Elimde ki fotograf makinesini tuttum ve bir fotograf daha çektim.

Spoiler:

Fotograf çekmekte aslında o kadar yetenekli değildim. Anı yakalayamazdım. Sadece çekerdim ama bu bile bana bir huzur veriyordu.

Nehrin karşısındaydık. Ve gerçekten çok güzeldi. Bu geziler dünyadaki güzellikleri de görmemizi sağlıyordu. Nehirde iki yaşlı çift, şu kiralana bilen küçük kayıkta kürek çekerek ilerliyorlardı. Arkası ormanlıktı ama ormanlığın arkasında New York binaları gözüküyordu. Sanki bir ressamın hayal gücünden çıkmıştı. Çok güzeldi.

Click!

Spoiler:

Gözümü, objektiften uzaklaştırıp gerçek gözle dünyaya bakınca yanımda sadece Eliza vardı. "Diğerleri nerde?" diye sordum şaşırmış bir şekilde. O da bir fotoğraf çekiyordu. Gözünü objektiften kaldırdı ve etrafına baktı.

"Şey... Biz onla kavgalıyız." dedim gözlerimi devirerek. "Ve tam da sevdiğim bir şey buldum ve sevmediğim şey buna engel olabilir." Ellerimi gözlerime götürdüm. "Ahh. Niye böyle olmak zorunda." dedim hafif sırıtarak. Hepte benim başıma gelirdi böyle şeyler. Komik bir durum.

'' O kadar önemli değil. Oksa, nefret edemeyecen kadar iyi biridir. Tabi onunla kıyafet yarışına girmediysen, bu konuda çok katı.'' Callie'nin yüzünün solması ile kıyafet kavgası yaptıklarını anladım.
''Önemli dğeil? Oksa, benim arkadaşlarımdan bir sorun olacağını sanmıyorum.''

"Umarım." dedim masum masum. Yürümeye devam ettik. Yürürken harika saflıkta bir çiçek gördüm. Tam çekecektim ki yanımdan bir "Click." sesi duydum. Eliza çekmişti. Gözlerimi objektiften ayırmadan "Çok güzel değil mi?" dedim. Arkasından bende çektim.

Click!

Spoiler:

''Evet, çok güzel.'' Güneşin turuncu ışıkalrını farkettiğimde ise güneşin batmakta olduğunu farkettim. Zaman ne kadar hızlı geçmişti. Callie'ye döndüm ve ona güneş'in arkasından bıraktığı turuncu ve kırmızı ile karşımış gökyüzünü gösterdim. Ardından kolumda ki saate baktım.
''Sanırım burada bu güzel işi bitirme vakti.'' Callie'nin yüzünde hafif bir üzüntü belirdi.

"Haklısın. Waverly'e dönmeliyim." dedim. Hemen gösterdiği gün batımının fotoğrafını çektim.

Click!

Spoiler:

Onunla bu gün tanışmamıza rağmen, kendimi ona çok yakın hissediyordu. "Tanıştığıma memnun oldum, Eliza." dedim gülümseyerek.